Tat almamızı elde eden dilimizin yüzeyinde  3 tane dil kabarcığı bulunur. Tatları, bu kabarcıklar yardımıyla algılarız.

Yenilen yiyeceklere ve içeceklere bakılırsa, beyne tatlı, tuzlu, acı, ekşiyi beyine iletiyor. Sadece kimi zaman tadını tam bilemediğimiz besinler de ortaya çıkıyor.

Japonca leziz anlamına gelen “umai” ve tat anlamına gelen “mi” kelimelerinden türetilmiş olup “hoşa giden tat” olarak çevirebiliriz.

Umami 1908 senesinde Japon bilim adamı Ikeda tarafınca ortaya çıkarılmıştır. 2002 senesinde ise hususi alıcı hücrelerinin bulunmasıyla beraber bilimsel anlamda beşinci tat olarak tüm dünyada tanınmıştır. Umami gıdalarda naturel olarak bulunan mühim bir lezzet unsurudur.

Acı, tatlı, tuzlu yada ekşi olmayan fakat tadını beğendiğiniz besinler, umami tada haiz oluyor.

UMAMİ TAT BULUNAN BESİNLER

Aslına bakarsak günlük hayatta yediğimiz içtiğimiz birçok şeyin içinde umami bulunuyor.

İlk kez umami tadı ile karşılaştığımız gıda ise anne sütüdür.

Hem ağızda, hem de boğazda hafifçe bir tat bırakan yeşil çay, umami tadı veren besinlerin başlangıcında geliyor.

Soya sosu ve kurutulmuş domates de umami tadı veren besinler içinde. Bilhassa günlük hayatta sık sık tüketilen balık, kabuklu deniz ürünleri, mayalandırılmış gıdalar, patates, kuşkonmaz, terbiyeli et, ançüez, deniz börülcesi, deniz yosunu, parmesan peyniri ve yıllandırılmış ürünler umami tadına haiz.