Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hazırlıkları yürütülen yerli ve ulusal geçişlik üretimine ilişkin, “Çip krizi sebebiyle küresel tedarik imkanları zorlaşan geçişlik üretimini devletimizde gerçekleştirecek altyapıyı kurduk.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki Kabine Toplantısı’nın arkasından millete seslenen Erdoğan, uzun süredir hazırlıkları yürütülen mühim projelerden birinin de yerli ve ulusal geçişlik üretimi bulunduğunu belirtti.
Erdoğan, “Çip krizi sebebiyle küresel tedarik imkanları zorlaşan geçişlik üretimini devletimizde gerçekleştirecek altyapıyı kurduk. Dünyanın en güvenli pasaportlarından kabul edilen yeni pasaportumuzun sayfaları, Topkapı Sarayı ile başlayıp, birinci Meclis Binası ile bitiyor ve tam ortasında da Ayasofya Camisi bulunuyor. Ağustos ayı itibarıyla yurttaşlarımıza verilmeye başlanacak yeni pasaportumuzun da ülkemize, milletimize hayırlı olmasını arzuluyorum.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu’nun tarihin her döneminde çeşitli sebeplerle öteki coğrafyalardan gelen insanlara kucak açtığını, onlara yurt bulunduğunu, bilhassa son 150 yılda Kafkasya’dan Balkanlar’a dört bir yanda başı dara düşen, yaşamı ve geleceği tehdit altına giren tüm insanların yönünü Anadolu’ya çevirdiğini söylemiş oldu.
Bu topraklarda yaşayanların, canını ve onurunu kurtarmak için gelen asla kimseyi “el” görmediğini, dışlamadığını, ötekileştirmediğini, onlara asla husumet beslemediğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Hep beraber vatanımızı, ezanımızı, bayrağımızı, istiklalimizi ve istikbalimizi korumak, ülkemizi geliştirmek, devletimizi güçlendirmek, milletimizi kalkındırmak için çalıştık, çabaladık. Gerektiğinde Çanakkale’den İstiklal Harbi’ne ve 15 Temmuz’a kadar her durumda vatanımız uğrunda canımızı vermekten kaçınmadık, kol kola şehadete yürüdük, koyun koyuna aynı mezarda yattık. Sık sık dile getirdiğimiz şeklinde bizim devletimizin sınırları başkadır, milletimizin gönül sınırları bambaşkadır. Devletimizin sınırları doğudan batıya, Edirne’den Kars’a, kuzeyden güneye, Sinop’tan Hatay’a uzanır. Milletimizin gönül sınırları ise merhale merhale Avrupa’dan Asya’nın en uçlarına, Sibirya’dan Afrika’nın derinliklerine, okyanusları aşıp, bir uçtan diğerine, ABD’ya kadar uzanan genişliğe haizdir. Bilhassa tarih ve uygarlık birlikteliğimizin olduğu coğrafyalardaki kardeşlerimizle hakikaten oldukça hasbi, oldukça yakın bağlarımızın bulunduğunu kimse inkar edemez.”
Türkiye’nin bu coğrafyalardaki kardeşleriyle arasındaki gönül bağını hiçbir süre koparmadığını belirten Erdoğan, Birinci Dünya Savaşı ve Ulusal Savaşım’nin arkasından Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla milyonlarca insanoğlunun Anadolu’ya geldiğini kaydetti.
Çerkezlerden Boşnaklara, Tatarlardan Türkmenlere, Gürcülerden Araplara değişik kökenlere haiz pek oldukça kişinin Anadolu’nun çeşitli yerlerinde kendilerine yeni bir yaşam kurduğunu belirten Erdoğan, “O şekilde ki Cumhuriyetin ilk yıllarındaki nüfusumuzun neredeyse yarısı sınırlarımız dışından gelen insanlardan oluşuyordu.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet süreci süresince da Balkanlar’dan Kafkaslara kadar her yerde başı dara düşenlere ülkenin kapılarının açık bulunduğunu söylemiş oldu.
Çeşitli tarihlerde eski Yugoslavya topraklarından, Bulgaristan’dan, Romanya’dan, Doğu Türkistan’dan, İran’dan, Orta Asya’dan, Afganistan’dan, Bosna’dan, Kosova’dan milyonlarca ailenin Türkiye’ye sığındığını hatırlatan Erdoğan, bunlardan bir kısmının sonrasında başka bölgelere gitse de oldukça büyük bir bölümünün Türkiye’de kaldığını beyan etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Şimdi Bay Kemal ne diyor? ‘Biz bunların hepsini yeniden Suriye’ye süreceğiz. Geldikleri yere yollayacağız’. Bu tarz şeyleri yapamayacaksın. Bu tarz şeyleri halletmeye hiçbirinizin de gücü yetmez. Zira biz ensar kültürüyle yetişmişiz. Biz göçmen kültürünün ne işe yaradığını oldukça iyi biliriz. Biz sizler şeklinde evet bu toprakları hudayinabit bulmadık. Bu topraklarda verilen mücadelenin ne işe yaradığını oldukça iyi biliriz. Şu anda 3 milyon 700 bin Suriyeli bizim kardeşimizdir ve biz bu kardeşlerimize haiz çıktık, haiz çıkıyoruz ve haiz çıkacağız Bay Kemal. Senin ortakların varsın PKK terör örgütünün mensupları olsun. Sen onlarla birlikte Ankara’dan İstanbul’a gene yürümeye devam et. Fakat biz bu kardeşlerimizle ensar kültürü, göçmen kültürü içinde yolumuza devam edeceğiz, asla ödün de vermeyeceğiz. Bundan dolayı biz şuna inanıyoruz, sadece inananlar kardeştir ve kardeşliğimizi koruyacağız.”
Körfez Savaşı başladığında Irak’tan Türkiye’ye gelen 1 milyon kişinin tamamına yakınının savaşın arkasından evlerine geri döndüğünü belirten Erdoğan, Suriye’deki iç karışıklıkların arkasından ortalama 4 milyon kişinin Türkiye’ye geldiğini ve şimdi Suriye’nin kuzeyinde yapımı devam eden briket evlerden mümkün olduğunca fazlasını halletmeye da çaba edeceklerini söylemiş oldu.
Erdoğan, çatışmaların halen devam etmiş olduğu, terör örgütlerinin saldırılarını sürdürdüğü, siyasal birliğin ve toprak bütünlüğünün hemen hemen sağlanamadığı Suriye’nin istikrara ulaşması için her türlü gayreti gösterdiklerini belirterek, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bugüne dek ülkemize gelen Suriyelilerden 500 bini sınırlarımıza bitişik bölgelerde güvenli hale getirdiğimiz bölgelere dönüş yapmış oldu. Internasyonal yardım müesseselerinin desteğiyle 4 milyon kişinin İdlib başta olmak suretiyle bulundukları yerlerde kalmalarını sağlıyoruz. Buna karşın İdlib’deki gerilimin ve öteki bölgelerdeki güvensiz ortamın sürmesi, ülkemizdeki Suriyeli sayısının belirgin şekilde azalmasının önüne geçti. Antalya’da 2015 senesinde meydana getirilen G-20 Zirvesi’ne katılan liderlere Suriyeli sığınmacılar için bu ülkenin topraklarında hızlıca 1 milyon kişinin iskanını sağlayacak şehirler inşa edilmesi teklifinde bulunmuştuk. Maalesef bilhassa de Batı ülkeleri, sığınmacıları kendi sınırlarından uzak tutmak için yaptıkları harcamanın oldukça azıyla hayata geçirilebilecek bu projeye ihtiyaç duyulan desteği vermediler. Türkiye bu yükün büyük bir bölümünü hem kendi sınırları içinde hem de Suriye topraklarında üstüne almak durumunda kaldı.
Geçtiğimiz yıl sivil cemiyet müesseselerinin desteğiyle Suriye topraklarında hakikaten oldukça zor şartlarda yaşayan insanoğlu için 100 bin briket ev yapma projesini başlattık. Bu proje kapsamında 57 bin briket evi tamamladık, 20 bini ile ilgili emek harcamalar sürüyor, kalan 23 bin evi de en kısa sürede yapacağız. Bu sayıyı daha da artırmamız mümkün olabilir. Şimdi 2015 yılındaki aslolan projemizi hayata geçirecek yeni bir adım daha atıyoruz. Internasyonal yardım müesseselerinin finansmanıyla, Suriye topraklarında 13 ayrı yerde okuluyla, hastanesiyle, sanayisiyle, tarımıyla ihtiyaç duyulan tüm altyapıya haiz 200 bin konut inşa edilmesini inşallah sağlıyoruz. Gayemiz halen devletimizde yaşayan 1 milyon Suriyelinin tüm insani şartlara haiz bu şehirlere geri dönüşünü temin etmektir. Kurumlarımızın yapmış olduğu emek harcamalar, bu geri dönüş için 1 milyondan oldukça daha çok sığınmacının gönüllü bulunduğunu göstermektedir. Böylece tüm dünyanın adeta sırtını döndüğü, görmezden geldiği, vicdanını kapattığı bir trajedinin çözümünde mühim bir merhaleyi daha Türkiye’nin öncülüğünde tamamlamayı hedefliyoruz. İnşallah emek harcamalar ilerledikçe bu sürecin ayrıntıları ile ilgili detayları kamuoyuyla paylaşacağız. Rabbim kimseyi vatansız, yurtsuz, evsiz bırakmasın, canıyla malıyla onuruyla sınamasın diyoruz.” (AA)
ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Kaynak: webhane.com