Kabine Toplantısı’nın peşinden kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulunmuş oldu.

Cumurbaşkanı, Ukrayna-Rusya cenginde Türkiye’nin sulh için sarfettiği enerjiye dikkat çekti.

“ÇAVUŞOĞLU, MOSKOVA VE KİEV’E GİDECEK”

Erdoğan bu kapsamda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun sırasıyla Moskova ve Kiev’de temaslarda bulunmak suretiyle görevlendirildiğini söylemiş oldu.

Erdoğan, “Taraflar içinde 200 civarında görüşme gerçekleştirildi. Rusya ve Ukrayna Dışişleri Bakanlarının, Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu ile beraber yaptıkları toplantı asla şüphesiz en ses getiren faaliyetti.

Bu temas dış ilişkiler ve diyalog kapıları açması bakımından fazlaca önemliydi. Dışişleri Bakanımız yarın Moskova’da temaslarda bulunacak. Perşembe günü Ukrayna’ya geçecek. Kendisi her iki tarafla yapacağı görüşmede ateşkes ve barışın sağlanması yolunda gayretlerimizi sürdürecektir.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dışişleri Bakanımızı bugün Rusya’ya gönderiyorum VİDEO

TARIM BAKANLIĞI’NDA GÖREV DEĞİŞİMİ

Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:

“Sözlerime 4 Mart’ta kabinemize katılan Ziraat ve Orman Bakanımız Prof. Dr. Vahit Kirişçi’ye hoş geldiniz diyerek adım atmak isterim.

Bölgemizdeki ve dünyadaki gelişmelerin ziraat ve besin sektörünün önemini daha da arttırdığı dönemde Vahit hocamızın çiftçilerimizin, ormancıların vizyonunu geliştirecek faaliyetlere imza atacağına inanıyorum.

Yaşamın her alanında olduğu benzer biçimde kabinedeki görevler de bayrak yarışıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sağlamış olduğu süratli ve etkin karar almak için yaptığımız 8 değişiklikle kabinemizi devamlı ve dinamik tutacak adımları attık.

Koalisyonlar, erken seçimler sebebiyle ülkenin uzun ve orta vadeli programlar yapabilmesine, büyük projeleri hayata geçirilmesine olanak vermiyordu.

Türkiye’nin yönetim değişikliği ihtiyacı o şekilde aniden ortaya çıkmış değil. Bu uzun ve yüksek bedelli deneyimler sonunda varılmış bir karardır.

Yeni yönetim sisteminin gücü ve avantajlarını bilhassa kriz döneminde fazlaca daha iyi görebiliyoruz.

Küresel ekonomik sarsıntıların, sıhhat krizinin, güvenlik riskinin ve daha nice yıkıcı tehdidin üstesinden gelmekte kalmadık; bu süreçleri yeni fırsatlara dönüştürecek adımları attık.

“YENİ SİSTEMİN AVANTAJLARINI KRİZ DÖNEMİNDE DAHA İYİ GÖREBİLİYORUZ”

Yeni yönetim sisteminin gücü ve avantajlarını bilhassa kriz döneminde fazlaca daha iyi görebiliyoruz. Küresel ekonomik sarsıntıların, sıhhat krizinin, güvenlik riskinin ve daha nice yıkıcı tehdidin üstesinden gelmekte kalmadık; bu süreçleri yeni fırsatlara dönüştürecek adımları attık. 2023 hedeflerimize kararlılıkla ilerliyoruz.

Bununla kalmıyor bölgemizde uzunca süredir vicdanları kanatan haksızlıklara karşı sergilediğimiz etken ve kuvvetli tutumla belirleyici küresel güç konumumuzu dost, düşman her insana kabul ettiriyoruz. İnsani ve siyasal ilişkileri kesintiye uğratmadan tüm taraflarla konuşabilmeyi başarabilen ülkelerden birisiyiz.

Bugün ülkemizin adı, bayrağı, gölgesi sınırları haricinde bile itimat, refah, umudun sembolü haline geldi. Eskiden Türkiye olarak kendi yurttaşlarımızın gereksinimlerini karşılamakta sorun çekiyorduk.

Dünyada işler yolunda giderken içerideki yönetim beceriksizliğiyle milyonlarca insanoğlunun işi olmayan kalmış olduğu, her insanın umudunu kestiği kara günler yaşadık. Bugün ise en sert küresel kayıplardan minimum kayıpla çıktığımız bir yerde duruyoruz.

Tüm bu tarz şeyleri bilhassa son 10 senedir vesayet oyunları, terör saldırıları, darbe girişimlerine siyasal ve ekonomik tuzaklara karşın başardık. Bu zamanda ülke kuvvetli bir yönetim sistemiyle yönetim edilmeseydi Tanrı göstermesin hangi felaketlere uğrayacağımızın takdirini milletimize bırakıyorum.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı çıkanlar ortaya kayda kıymet bir alternatif koyamadılar. Tek söyledikleri her şeyi eskiye döndürecekler. Geçtiğimiz yıl yeni anayasayla ilgili muhalefetten tekliflerini beklediğimizi söylemiştik. Ortaya tek bir metnin koyamadığını üzüntüyle gördük.

ANTALYA DİPLOMASİ FORUMU

Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada giderek artan gücünün cazibesinin en somut tezahürlerinden biri Antalya Dış ilişkiler Forumu’dur. 3 gün devam eden foruma dünyanın dört bir tarafındaki 75 ayrı ülkeden, 17 devlet, hükümet başkanı, 80 bakan ve 39 internasyonal teşkilat temsilcisi katıldı.

LİDERLERLE YAPILAN GÖRÜŞMELER

Ikimiz de 2 gün süresince Almanya’da fazlaca mühim temaslarda bulunduk. Arnavutluk Başbakanı, NATO Genel Sekreteri, Slovenya Cumhurbaşkanı ile bir araya geldik.

Cumartesi günü Bosna Hersek Başkanlık Kurulu üyeleri, Bulgaristan Başbakanı, Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı, Nijer Cumhurbaşkanı, Liberya Cumhurbaşkanı görüşmelerimiz oldu.

Antalya Dış ilişkiler Forumu’nun katılımcı profili ve orada verilen mesajlar ve ülkemizin bölgesel ve küresel gelişmeler karşısında tutumunu göstermesi bakımından mühim bir platform olduğuna inanıyorum.

Çarşamba günü İsrail Cumhurbaşkanı sayın Herzog’u resmi ziyaret peşinden sayın kardeşim İlham Aliyev’i ağırladık. Aynı gün akşamı Sayın Biden’la telefon görüşmesi gerçekleştirdik.

Pazar günü Yunanistan Başbakanı sayın Miçotakis ile verimli emek verme yemeği gerçekleştirdik. Dün de Almanya Şansölyesi Ankara’daydı. İkili görüşmemizin peşinden akşam geniş katılımlı bir emek verme yemeğini gerçekleştirdik. ‘

POLONYA CUMHURBAŞKANI YARIN GELİYOR

Yarın Polonya Cumhurbaşkanı ile buluşacağız, kendisini konuk edeceğiz. Türkiye bir taraftan dünyanın en büyük 10 ekonomisine girme hedefiyle gelişme stratejisini kararlılıkla uygularken öteki taraftan diplomaside merkez ülke konumunu güçlendirmektedir.

Türkiye’nin siyasal, ekonomik, askeri alanlarda kuvvetli olması, kendi kendine yeterliliğinin ötesinde dost ve kardeşlerine destek verecek konuma gelmesi tercih değil, mecburiyettir. İhtiyaç duyduğumuzda eğer kendi işimizi kendimiz göremiyorsak, kendi planlarımızı yapmış olup uygulamıyorsak bizlere kimseden yarar yoktur.

Kalbi ve duası bizimle olan dost ve kardeşlerimizin desteği elbet önemlidir. Fakat fiilen kendi göbeğimizi kendimiz kesmeği gerektiği hakikattir. Geçtiğimiz 20 yılda müdafa endüstri, stratejik alanlarda üretim ve teknoloji gücü geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. Temel altyapılar mevzusunda kayda kıymet hiçbir eksiğimiz kalmadı.

“1915 ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ”

Önümüzde Cuma günü 1915 Çanakkale Köprüsü bu yapıt ve hizmet zincirinin altın halkalarından biri olacaktır. Teknik özellikleri ve bölgenin ulaşımına sağlayacağı katkı ile iftihar verici eserdir. Çanakkale Savaşımızın ve şehitlerimizin hatıralarını yaşatan bu eserimizi yap-işlet-devret modeli ile hayata geçirdik.

Vatanımızda bu modelin ne anlama geldiğini, Türkiye’nin büyümesine iyi mi katkı yaptığını hala anlayamayanlar da var. Milletimiz ortaya çıkan eserlerden ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı biliyor ve takdir ediyor.

Müdafa sanayinde senelerce ortaya çıkaran ürünlerle, gayretlerle dalga geçenler, engellemek için her yola başvuranlarla savaşım ettik.Sakarya’daki tank palet fabrikası üstünden ordusuna, milletine, müdafa sanayisine etmedik hakaretleri edenleri unutmadık.

İHA ile emek harcamaları küçümsemek için uğraşanların açıkca ülkeye ve vatana ihanet ardında olduklarını artık daha iyi anlıyoruz.

Kendi uçağımızı, silahımızı, mühimmatımızı, otomobilimizi, yazılımlarımızı geliştirmemizi engellemiş olan zihniyetin bir kez daha ülkemize aynı kötülüğü yapmasına müsaade etmeyeceğiz. Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada tesir alanının, insanlarımızın refahı üstündeki pozitif yönde neticelerini almaya başlayınca vizyonumuzun önemi daha iyi anlaşılacaktır.

Kendi potansiyeli, gücü, imkanlarının, önündeki fırsatların bilincinde olmayan ülke büyük hedeflere yol yürüyemez. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 işte bu hakikatin de tüm boyutlarıyla konuşulmasına, tartışılmasına vesile teşkil edecektir.

Her kesimden bilhassa de dünyayı takip ve gençlerimizden katkı bekliyoruz. Gelin 2023’ü tarihimizin en şanlı yapraklarından biri haline getirelim. Eğitim ve sıhhat bugün de önceliklerimizin en başlangıcında yer verilmiştir. Dün 14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle biraraya geldiğimiz sıhhat çalışanlarımızla hasbıhal ettik ve bekledikleri müjdeleri verdik. Sağlıkta şiddetin önüne geçilmesi ve özlük haklarıyla ilgili verdiğimiz müjdelerin hayırlı olmasını arzuluyorum.

Eğitime katılan talebe sayısında artış sağlarken sınıf başına talebe sayısını da fazlaca daha iyi noktaya getirdik. Şimdi sıra okul öncesi eğitimin yaygınlaşmasına geldi. Okullaşma oranını OECD averajına yaklaştırmak için 3 bin yeni ana okulu ve 40 bin yeni ana sınıfını hizmete almayı hedefliyoruz.

5 yaş grubundaki okullaşma oranını yüzde 90’a çıkardık. 216 ana okulunun ihalesini tamamladık. 2 bin 133 ana okulunu yatırım programına aldık. Yıl sonuna kadar 3 bin anaokulunun tamamını yapacağız. Burada aslan payını 1000 ana okulunu İstanbul’a veriyoruz. Hususi çocuklarımızı da unutmadık. Bir tek 28 ilimizde 52 anaokulu bulunurken bu sayıyı 81 ilde 135 anaokuluna ulaştırdık. Hususi ana okulu kalmayan hiçbir ilimiz kalmadı.

Bu yıl sonuna kadar 165 ana okulu yapıyoruz. Çiftçilerimize sulama, enerji, kredi mevzusunda iki müjdemiz var. Ülkemiz tarımını suyla bereketlendirerek barajı ve göleti tamamlanmış tarımsal alanlardaki sulama tesislerini bitirerek ulusal ekonomiye kazandıracağız. Üreticilerimize senelik ortalama 41 milyar lira gelir artışı sağlayacağız. Bilhassa açık sistemden kapalı sisteme hızlıca geçeceğiz. Ağırlıklı bir çokyerde barajlarımız enerji bağlantılı olsa da buralarda sulama sistemlerine geçmenin adımlarını atacağız. ‘

Türkiye’nin toplam kurulu gücünün yüzde 53’i hidroelektrik, rüzgar, geniş, jeotermal kaynaklardan oluşmaktadır. Güneşten elektrik üretimine yönelik fazlaca büyük yatırımlar yaptık. Hangi şehrimize giderseniz gidin güneş enerjisi tarlalarını, çatı üstü sistemlerini görürsünüz. Her ne kadar elektrikte KDV indirimi ile çiftçilerimizin maliyetlerinde azalma sağladıysak da soruna daha kökten çözümler bulmamız icap ettiğinin farkındayız.

Bilhassa sağlayacağımız finansman kolaylıklarıyla sulama faaliyetlerinde güneşten elde edilmiş elektriğin payını artırmayı planlıyoruz. Ek olarak tüketicilerin kendi elektrik gereksinimlerini karşılayacak tesisleri kurabilmelerini kolaylaştırmak için belediye, endüstri tesisleri ve tarımsal sulama abonelerinin iki katına kadar lisanssız üretim tesisi kurabilmelerine imkanlar sağladık.

Gayemiz her alanda enerji maliyetlerini düşürecek çalışmanın önünü açmaktır. Bu adımlar Paris İklim Anlaşması kapsamında hayata geçirmemiz ihtiyaç duyulan yapısal değişimlere katkı elde edecektir. Gömü faiz destekli kredilerin üst limitini yükseltiyoruz. Çifçilerimizin finansmana erişimini kolaylaştırıyoruz. Tüm kurumlarımız bu süreçleri yakından takip ederek neticelendirecektir. Sulama, enerji, kredi mevzusunda attığımız bu adımların çiftçilerimize hayırlı olmasını arzuluyorum.

Milletimden bir çok yalan yanlış bilgilere dayalı söylemlerle paniğe kapılmamasını, devletine güvenmesini, tüm vaktini çalışmaya, üretmeye hasretmesini isterim. Yaşam pahalılığı karşısında her bir insanımızı korumak için pekçok tedbiri hayata geçirdik. Fiyatlaması küresel düzeyde meydana getirilen petrol, doğalgaz, besin sektörünün kullandığı kimi malzemelerdeki artışların insanımıza minimum düzeyde yansıtılmasında her gayreti gösteriyoruz.

Sıkıntıların elbet farkındayız. Aslolan odaklanmamız ihtiyaç duyulan yerin ülkemizin önündeki fırsatlar olduğuna yürekten inanıyoruz. Kontrolü elimizde olmayan sebeplerden meydana gelen olumsuzlukları bir kenara bırakacak olursak, refah seviyesinin tam kıyısında bulunuyoruz.

Fiyatlardaki dengesizlikler sebebiyle yaşanılan sorunların geçici bulunduğunu, yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yöntemiyle ülkemizi büyütme politikasının bizi adım adım hedeflerimize yaklaştırdığına yürekten inanıyorum. Sabredeceğiz, çalışacağız, üreteceğiz, savaşım edeceğiz, geri adım atmayacağız. Hep ileri gideceğiz ve inşallah zafere ulaşacağız.”

Ayrıntılar geliyor…