Bir sıcak harp olur da bunun bir de idrak operasyonu olmaz mı? Aslına bakarsan artık bu hibrit harp denen karmaşalar ilkin idrak operasyonları ile başlıyor. Ilkin istikrarsızlaştırılacak ülkenin devlet başkanına kanca atılıyor. Onun ne diktatörlüğü kalıyor, ne sultanlığı. Psikologlar anında koyuyorlar megalomani ve paranoya teşhisini. Sonrasında sıra geliyor o halkı o diktatörden kurtarmaya. Kurtaracak ülkenin başkanının Ukrayna halkına İran halkı diyecek kadar bunak olması hiçbir şeyi değiştirmiyor.

Bir sıcak harp olur da bunun bir de idrak operasyonu olmaz mı? Aslına bakarsan artık bu hibrit harp denen karmaşalar ilkin idrak operasyonları ile başlıyor. Ilkin istikrarsızlaştırılacak ülkenin devlet başkanına kanca atılıyor. Onun ne diktatörlüğü kalıyor, ne sultanlığı. Psikologlar anında koyuyorlar megalomani ve paranoya teşhisini. Sonrasında sıra geliyor o halkı o diktatörden kurtarmaya. Kurtaracak ülkenin başkanının Ukrayna halkına İran halkı diyecek kadar bunak olması hiçbir şeyi değiştirmiyor.

Bir sıcak harp olur da bunun bir de idrak operasyonu olmaz mı? Aslına bakarsan artık bu hibrit harp denen karmaşalar ilkin idrak operasyonları ile başlıyor. Ilkin istikrarsızlaştırılacak ülkenin devlet başkanına kanca atılıyor. Onun ne diktatörlüğü kalıyor, ne sultanlığı. Psikologlar anında koyuyorlar megalomani ve paranoya teşhisini. Sonrasında sıra geliyor o halkı o diktatörden kurtarmaya. Kurtaracak ülkenin başkanının Ukrayna halkına İran halkı diyecek kadar bunak olması hiçbir şeyi değiştirmiyor.

İşte aslolan harp bu. Putin’in dünyayı yakacağına herkesi ikna etmek. ABD’nin Cumhuriyetçi Senatörü Lindsay Graham da sloganı patlattı “Putini gebertin!”

Bu idrak operasyonlarının bizi ilgilendiren kısmına gelirsek: malum think-tank’lerden (fikir kuruluşu) Almanya merkezli birisine nazaran “Ukrayna’daki Rus işgali, Avrupa Kıtası’nda ve transatlantik ortaklarla ittifakları sağlamlaştırdı. Dengeleme eylemleri ve stratejik belirsizliklerin sürdürülmesi zorlaşıyor. (…) Türkiye’nin nerede durduğunu göstermesi gerekiyor.” Doğal olarak, katkıda bulunan dost da bir Türk.

“Türkiye’nin nerede durduğunu belirlemesi gerekiyor” mu?

Türkiye’nin nerede durduğu belli değil mi?

Türkiye’nin nerede durduğu belli değil mi?

“‘Ukrayna’dan vazgeç’ deseniz vazgeçemeyiz, bu sebeple ülkemizin buradaki çıkarları fazlaca ileri derecede. ‘Rusya’dan vazgeç’ deseniz ondan da vazgeçemeyiz, bu sebeple onunla da şu anda hakkaten ileri derecede birlikteliklerimiz var”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Sayın İbrahim Kalınca ne dedi?

“Rus insanını ve kültürünü ötekileştirmeden ve şeytanileştirmeden Rusya Federasyonun hatalı politikalarını eleştirmek; kimsenin tahrikine gelmeden Ukrayna’nın egemenlik haklarını ve bağımsızlığını korumak için çaba sarfetmek mümkündür. Harp zamanı bile ölçüyü kaçırmayalım. Zira ‘haddini aşan zıddına döner’.”

Bunun neresi belirsiz?

Ha, siz diyorsunuz ki “Ukrayna mı, Rusya mı, tarafını belirle”. Yanıt: Türkiye.

Bu ikiyüzlülük mü?

Daha ilkin bir başka vesile ile söylemiştim: Dünyadaki tüm kutuplaşmalar doğru/yanlış ikileminde olmaz. Daha rahat bir söyleyişle kavga eden iki kişiden birisi haklı, diğeri haksız olmak zorunda değildir. İki haksız da kavga eder. Bu durumda bunlardan birini desteklemek netlik değildir. Bir ihtimal bu iki seçeneğin haricinde üçüncü bir seçenek doğrudur. İşte bundan dolayı Sayın Cumhurbaşkanının “Ukrayna mı, Rusya mı?” sorusuna cevabı “Hayır, Türkiye” olmuştur.

Nitekim bugün ve yarın Ankara ve İstanbul’u ziyaret edecek olan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy R. Sherman’a da bundan başka bir yanıt vermeyeceğinden güvenilir olabilirsiniz. (İstanbul’a da mı gidecek? İmamoğlu, balıkları dönderdin mi? Parti başkanını kahveye gönderdin mi? Ne olur ne olmaz)

Yabancı think-tanklerden bu sufleleri alır da bizim karşıcılık durur mu? Aslına bakarsan mevcud Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bir yenisini eklemeyi vadeden altılı ganyanın başından ve Türkiye’yi Akdeniz’de organik gaz aramamakla suçlayan başbakanından sonrasında alt kadrodan biri de Türkiye’yi Ukrayna’daki vatandaşlarını uyarmamakla suçlamış fakat ağzının payını oradaki bir çocuğumuzdan almıştı. Türkiye Dışişlerinin harp başlamadan on gün ilkin on beş bin vatandaşını tek tek aramış olduğu ve uyardığı ortaya çıkmıştı. Nitekim Türkiye iyi mi ki pandeminin başlangıcında vatandaşlarını en süratli şekilde ülkesine geri getiren ülke olmuşsa, Ukrayna’dan da getirmiş, hatta elinden geldiğince yabancılara destek olmuştu. Şimdi altılı ganyanın da sözcüsü durumundaki bu alt kadrolu, Türkiye’yi NATO’nun emirlerini dinlememekle ve ikiyüzlülükle suçluyor. Türkiye’yi sağa sola savrulmakla suçlayan arkadaşın bu savruluşunu hayretle izledim bu sebeple sorsanız Deniz Gezmiş hayranıdır fakat ABD ve NATO muhibbidir de…

Özetle karşıcılık hükümeti “ikiyüzlülükle” suçluyor. Gezim gelirlerini ön plana çıkararak “insan haklarını” dikkatsizlik ettiğini anlatmaya çalışıyor.

İnsan haklarını korumak için çaba sarfetmek için NATO’nun her söylediğini yapmaktan daha büyük ikiyüzlülük olabilir mi?

Türkiye’nin yeri oldukça nettir, problem muhalefetin Türkiye çıkarlarının neresinde durduğudur.

@kalemciler