ataşehir escort fethiye escort bayan bahçelievler bayan escort

  • DOLAR
    %0,05
  • EURO
    %-0,09
  • ALTIN
    %0,15
  • BIST
    %-0,05
Sessiz göz hastalığı glokomun 5 emaresi ve önlemek için ipuçları

Sessiz göz hastalığı glokomun 5 emaresi ve önlemek için ipuçları



Görme hasarı oluşturan, kronik ve ilerleyici bir hastalık olan glokom (göz tansiyonu) zamanında fark edilmediğinde ciddi sıhhat problemlerine niçin olabiliyor. İşte glokom hakkında bilinmesi gerekenler.


Sessiz göz hastalığı glokomun 5 belirtisi ve önlemek için ipuçları

Göz tansiyonu olarak da malum glokom, dünya çapına oldukça yaygın görüle bir durumdur. Dünya genelinde ortalama 80 milyon kişinin glokomlu olduğu ve glokomlu kişilerin ortalama yüzde 50’sinin bu hastalığa haiz olduklarının bilincinde olmadığı tahmin edilmektedir. Bunun sebebi, glokomun erken evrelerinde emare vermemesidir.

Glokom, gözün optik sinirine zarar veren bir durumdur. Zaman içinde, kötüleşir ve çoğu zaman yüksek göz içi gerilim ile ilişkilidir. Çoğu zaman kalıtsaldır sadece genetik olmadığı durumlar da vardır. Göz içi basıncı olarak adlandırılan göz tansiyonu, beyne görüntü gönderen optik sinire zarar verebilir. Hasar kötüleşirse, glokom birkaç yıl içinde kalıcı görme yitirilmesine ve hatta tam körlüğe niçin olabilir.

Glokomlu bir çok insanda erken emare yada ağrı görülmez. Bu yüzden tertipli tertipli muayeneler önemlidir. Görme bir kez kaybolduğunda, geri getirilemez.

Sessiz göz hastalığı glokomun 5 belirtisi ve önlemek için ipuçları #1

GLOKOM TİPLERİ VE BELİRTİLERİ

2 ana glokom türü vardır; açık açılı ve kapalı açılı glokom.

Açık açılı glokom en sık görülen tiptir. Gözdeki drenaj yapısı (trabeküler ağ olarak adlandırılır) sorunsuz, sadece sıvı olması gerektiği şeklinde akmadığında ortaya çıkar.

Kapalı açılı glokom ise iris ve kornea arasındaki drenaj boşluğu oldukca daraldığında ortaya çıkar. Bu, gözde ani bir tazyik birikmesine niçin olabilir. Ek olarak katarakt, gözdeki merceğin bulanıklaşması ile de ilişkilidir.

Açık açılı glokom oldukca ilerleyicidir ve 10 ila 20 yıl süresince emare göstermeden ilerleyebilir. Bu süre zarfında yalnız tam bir göz muayenesiyle tespit edilebilir. Vakaların ortalama yüzde 90’ı açık açılı glokomdur.

Kapalı açılı glokom, iki gözden yalnız birini ansızın etkileyen ender bir formdur. Şahıs gözünde oldukca keskin bir ağrı hisseder ve ışık kaynaklarının çevresinde belirgin bir görme kaybı ile renkli bir yuvarlak algılar. Ağrıyan göz kırmızı ve serttir. Derhal müdahale edilmesi ihtiyaç duyulan bir acil durumdur.

Kapalı açılı glokomda emareler çoğu zaman ortam ışığının azca olduğu zamanlarda (akşamları, bir gösteride vb.), göz bebeklerinin büyümüş olduğu aniden ortaya çıkar. İleri yaşta olanlar bu glokom türü açısından daha büyük risk altındadır. Kapalı açılı glokom acil müdahale gerektirir. Tedavi edilmezse, etkilenen gözdeki ani ve yoğun tazyik artışı (göz tansiyonu) birkaç saat içinde geri dönüşü olmayan bir göz hasarına niçin olabilir.

Açık açılı glokom her iki gözü de çoğunlukla eşit olmayan şekilde etkisinde bırakır. Bir göz diğerinden daha azca etkilenir ve tanıyı geciktiren görme kaybını telafi eder. Nadiren, şahıs donuk ağrı (gözlerdeki tazyik hissi), yırtılma ve baş ağrısı yaşayabilir. Birkaç yıl sonrasında ilerlemiş glokomun görsel emareleri ortaya çıkar. Hasta görme alanının çevresinde görme kaybı yaşarken, merkezi görüşü (okumaya, yazmaya ve yüzleri tanımaya olanak elde eden görüş) uzun süre düzgüsel kalır. Buna tübüler görme (bir tüpten, borudan bakıyormuş hissi) denir.

Genel olarak glokomda görülen en yaygın 5 emare ise şunlardır:

– Göz küresinin içinde yada arkasında ağrı,

– Baş ağrısı

– Göz küresinde tazyik hissi

– Görüşün daralması,

– Gözlerde belirsiz hastalık.

Sebebi ne olursa olsun glokom gözde oluşan yüksek tazyik sebebiyle retina hücrelerini beyne bağlayan sinir liflerinin dokusunu bozarak ilerler. Tıbbın mevcut durumunda sinir liflerinde oluşan hasarı onarmak mümkün değildir. Bu yüzden tedavi ne kadar erken aşamada başlarsa o denli iyidir.

Sessiz göz hastalığı glokomun 5 belirtisi ve önlemek için ipuçları #2

GLOKOM İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ VE ÖNLEMEK İÇİN İPUÇLARI

Glokoma genetik yatkınlık vardır. Bu genetik yatkınlık oldukca faktörlüdür; gözün ön odasının durumu, şiddetli miyop, aşırı kolesterol ve kalp ve damar hastalıklarına yatkınlık şeklinde durumlar göz önünde bulundurulmalıdır.

Ailesinde glokom öyküsü olanların yanı sıra, bazı kişilerde kronik glokom gelişme riski daha yüksektir. Göz tansiyonu yüksek olan insanoğlu; 60 yaş üstü insanoğlu, diyabet, hipertansiyon yada kalp ve damar hastalıkları olan kişiler, miyoplar, hipotiroidizmi olanlar, göz yaralanması yada ciddi göz enfeksiyonu (üveit) geçirmiş kişiler, sigara içenler, uzun soluklu göz damlası alanlar ve ince kornealı insanların glokom geliştirme riski daha yüksektir.

Glokomun önlenmesi, göz içi basıncında ihtimaller içinde bir artışın erken saptanmasına ve kalp ve damar hastalıklarını önlemeye yönelik tüm önlemlere dayanır. Kısaca, dengeli beslenme, tertipli fizyolojik aktivite ve sigarayı bırakma esastır. Ek olarak, gözleri etkileyen kazaların önlenmesi, glokom geliştirme riskini azaltır.

Ailesinde glokom öyküsü olan kişiler yada öteki risk faktörlerine haiz kişiler göz tansiyonlarını 40 yaşından itibaren her 2 ila 3 yılda bir ölçtürmelidir. 40 yaşın üstündeki kişilerin yüzde 1’inin anormal derecede yüksek göz tansiyonuna haiz olduğu tahmin edilmektedir.

Sessiz göz hastalığı glokomun 5 belirtisi ve önlemek için ipuçları #3

GLOKOM NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Glokom tedavisi, göz içindeki basıncı düşürmeyi amaçlar. Hasar, hastanın görüş alanını azaltmışsa, tedaviler kaybedilen görüşü geri getirmez. Yalnız glokom ve görme kaybının ilerlemesini durdurmayı amaçlarlar.

Açık açılı glokom durumunda, göz damlası ile tedavi hastalığın ilerlemesini durdurmak için göz içi basıncını belirli bir eşiğin altında tutmayı amaçlar. Görme kaybını önlemek için tedaviye tamamen uymak gerekir. Göz damlaları göz içi tansiyonunu yeterince denetim edemezse, lazer tedavisi yada ameliyat yapılabilir.

Glokom tedavisi çoğu zaman tertipli göz damlası uygulamasına dayanır. Tedavi hastanın ömrü süresince takip edilmelidir. Tedaviye başlarken, göz tansiyonu sık sık ölçülür. Peşinden, duruma bağlı olarak her 2 ila 6 ayda bir ölçüm yapılır.


Kaynak: webhane.com

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

mega888 apk