AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanmıştı.

Toplantının peşinden AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulunmuş oldu.

Çelik’in açıklamalarından satır başları:

10 Ocak çalışan gazeteciler gününü kutluyoruz.

Geçenlerde sayın Kılıçdaroğlu bir canlı yayına katılarak hükümeti ve partimizi hedef alan kara çalma durumunda açıklamalarda bulunmuş oldu TBMM Başkanımız ve Ulaştırma Bakanımız lüzumlu cevapları verdi.

Siyasette doğal ki rekabet olacaktır. Örnek olarak öğretmenler gününde, Kılıçdaroğlu AK Parti’ye destek veren öğretmenleri hedef alan bir konuşma yapmış oldu. Sırf AK parti’ye oy veriyor diye bir grubu hedef göstermek kutuplaştırma siyasetidir. Vali ve kaymakamları hedef alan bir konuşma yapmış oldu. Bürokratlara, seçilmiş hükümeti dinlememe emirinde bulunmuş oldu.

Bir demokratik cemiyet düzeni en mühim vasfını Anayasal düzenden alır. Darbelere karşı olmamız, en başta millet iradesiyle kurulan demokratik meşrutiyet imha edilmesinden dolayıdır. Anti demokratik siyaseti desteklenmesi işte bu şekilde türüyor. Hükümetin bürokratına hükümete dinlenme denmesi neye ifade etmiş olduğu her şeyi gösteriyor.

ÖZEL’İN SÖZLERİNE TEPKİ

Son olarak grup başkanvekiliniz çıktı, evlatların din eğitimi alınmasını hedef gösterdi. TV’de bakıyorum, demokrasi diyerek demokrasinin içinde ne olduğu iyi mi çalınır diye izahat yapıyorlar. Terör örgütünün, terör örgütü olmadığını söylerseniz, demokrasi diyerek demokrasiyi çalarsınız. Çocuklarına din eğitimi verilmesine saldırırsanız, arkasına ne kadar demokrasi deseniz de bunu çalmaya çalışırsınız. Fakat birazcık yol gidiliyor, sonrasında ilk eleştiri kavşağa gelindiğinde maalesef bu zihniyeti ortaya çıkarıyor. ‘Ailemi dinliyorlar’ dedi. Herhangi bir belge tutum ortaya konulmadı. Arkasından ‘Partimizi, belediye başkanlarımızı dinliyor’ dediler. Siyasal yıkım budur. Bu arkadaşlarımız, kutuplaşmadan bahsederken aslolan kutuplaşmayı toplumun değerleriyle yapısal bir problem haline geldiğini net bir halde anlayıp bu yapısal problemi çözmelidirler. Ellerine fırsat geçerse bu kazanımları altüst etmek için kullanacak pek oldukca şahıs var. Hala kinle politika yaptıklarını görüyoruz.

KAZAKİSTAN’DAKİ PROTESTOLAR

Kazakistan’daki durumu yakın takip ediyoruz. 2-3 Ocak’ta başlayıp 5 Ocak’ta hükümetin istifasıyla ortaya çıkan tablo tamamımız için üzüntü verici olmuştur. Kazakistan’la oldukca köklü ilişkilerimiz var. Son olarak gelinen noktada Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulmuş olması, önümüzdeki on yıllara dönük olan vizyon son aşama kıymetlidir.

Kazakistan’ın kendine özgü özellikleri, naturel zenginlikleri, Kazak halkının birikimi Kazakistan’a hususi bir yer vermiştir. Ortaya çıkan tabloyu yakın şekilde takip ediyoruz. Arzumuz, dileğimiz Kazakistan’ın sulh, istikrar ve toprak bütünlüğünü koruyacak şekilde bu sıkıntılı günlerin geride bırakılmasıdır. Şartlar ne olursa olsun Türkiye daima Kazakistan’ın yanında yer alacaktır.

İlk vaka olduğunda Batılı haber ajansı bunu Türk Devlet Teşkilatı’nın çöküşü olarak nitelendirdi. Hemen sonra birileri çıktı ‘Erdoğan Kazakistan’da yitirdi’ diye minik akıl sergiledi. Cumhurbaşkanımız Kazakistan’ın bütünlüğünü, rahatlık içinde olmasını kendi kazanımı olarak görür. Birilerinin her vaka ortaya çıktığında ‘Türkiye yitirdi, Türkiye kazanmıştır, Erdoğan yitirdi, Erdoğan kazanmıştır’ demek fena bir politika anlayışının ürünüdür, provokatif yaklaşımlardır.

Her insanın varlıklı olmasının bizim zenginliğimize katkı sağlayacağını söyledik. Doğal ki isterdik cenup sınırımızda komşuların huzurunu sağlayacak, halkın iradesi mevzusunda yönetim gelişmelerini. Cenup sınırımızda Cumhurbaşkanımız kuvvetli şekilde bu olayların çıkmaması, daha sakin geçişin sağlanması için çaba ortaya koymuştu, maalesef vakalar başka yöne gitti.

Sonuçta hem Cumhurbaşkanımız hem Türkiye Cumhuriyeti Kazak halkının kazanımını kendi kazanımı olarak görür. Bunun dışındaki yaklaşımların hepsi provokatif yaklaşımlardır.

Avusturya’nın bir başkanı vardı. Bu kişi ırkçılığı, İslam düşmanlığı, göçmen düşmanlığı ile öne çıkmış bir şahıstı. Hemen sonra yolsuzluk üstüne çekilme etmek mecburiyetinde bırakıldı. Tüm siyasal yaşamını Türk, Türkiye, İslam düşmanlığı üstüne kurmuş şahıstı. Bu şahsın Avrupa Hoşgörü ve Uzlaşma Konseyi’nin başına geleceğine dair bir haber var. Konseyin başkanı bunu deklare etti. Bu bir sivil cemiyet kuruluşu, kendi bilecekleri bir iş.

MECLİS BAŞKANINA TEBRİK

(TBMM Başkanı Şentop’un “dokunulmazlıklar kaldırılmalı” açıklaması) Sayın Şentop Yüce Meclis’in hukukunu korumak, Yüce Meclis’in asaletini, onurunu korumak için lüzumlu açıklamayı yapmıştır. Bir Meclis Başkanı olarak bu Gazi Meclis’in bu şekilde çirkin görüntüyle yan yana gelmemesi için lüzumlu irade ortaya koymuştur Sayın Meclis Başkanımızı buradan kutlama ediyoruz.

ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Kadıköy metrosundaki bıçaklı saldırgan Emrah Yılmaz’dan şoke eden iddia! “Hanım polis beni dövdü”

Dünyada ‘Deltacron’ paniği! DSÖ’den izahat

Erdoğan’dan, Özkoç’a 250 bin TL’lik dava