Son dakika haberi: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda gündeme ilişkin mühim değerlendirmelerde bulunmuş oldu. Erdoğan konuşmasında, bir aylık aranın arkasından tekrardan bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bu akşam algı edilecek Berat Gecesi’ni de kutlama eden Erdoğan, “Rivayetlerde, Peygamber Efendimizin hususi ehemmiyet verdiği belirtilen bu gecede, Rabb’imizin rahmet, af ve mağfiret kapılarını açmış olduğu, meydana getirilen duaları geri çevirmediği kabul edilir. Şükür sahibi kullar olarak bu geceyi en güzel şekilde değerlendirecek, günahlarımızın affı, sevaplarımızı kabulü, rızkımızın tertibi, amellerimizin arzı için Tanrı’a yalvaracağız. Dünyanın içinden geçmiş olduğu şu muhataralı dönemde Hak Teala’nın mağfiretine ve hamdetmeye her zamankinden daha fazlaca ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Milletimizin ve tüm Müslümanların Berat Gecesi’ni canıgönülden kutlama ediyorum, hayırlara vesile olmasını Rabb’imden niyaz ediyorum.” ifadesini kullandı.

“AĞUSTOS AYINDA AK PARTİ’NİN 21’İNCİ YAŞINI GERİDE BIRAKACAĞIZ”

Ağustos ayında AK Parti’nin 21’inci yaşını, kasımda ise iktidarlarının 20’nci yılını geride bırakacağını dile getiren Erdoğan, şunları söylemiş oldu:

“Bir büyük davanın neferleri olarak AK Parti bayrağı altında yola iyi mi, niçin ve hangi şartlarda çıktığımızın muhasebesini her fırsatta hayata geçirmeye çalışıyoruz. Ilk olarak şu hususun altını yeniden çizmek isterim, biz AK Parti’yi istişareyle kurduk. En büyük istişareyi de milletimizle yaptık. Attığımız her adımda ilkin milletimize, onunla beraber teşkilatlarımızın gözüne baktık. Partimizin genel merkezinden il ve ilçe teşkilatlarına kadar her kademesinde kurumsal işleyişin harfiyen yürümesini sağladık. Genel Başkan olarak ikimiz de olağanüstü bir durum olmadıkça Merkez Yürütme Kurulu, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu, Meclis Grubu toplantılarını belirli periyotlarla titizlikle gerçekleştirmeye itina gösterdik. İl ziyaretlerimizde teşkilatlarımızla bir araya gelmemize vesile olan Genişletilmiş İl Danışma Meclisi toplantılarına kesinlikle katılıyoruz. Dünyada, bölgemizde ve devletimizde yaşanmış olan nice meseleyle nice krizle nice gelişmeyle uğraşırken parti çalışmalarını da asla dikkatsizlik etmedik, etmiyoruz.”

Erdoğan, bu kapsamda, milletvekilleriyle yaptıkları söyleşi toplantılarının dördüncüsünü salı günü gerçekleştirdiklerini, bugün de il başkanlarıyla bir araya geldiklerini altını çizdi. Pazartesi günü, Merkez Yürütme Kurulu’nu arkasından da eski dönem milletvekilleri ve il başkanlarıyla yemekli görüşmede bir araya geleceklerini belirten Erdoğan, “Daima söylediğimiz benzer biçimde AK Parti, milletin partisidir, milletin sesidir, milletin hizmetkarıdır, günün 24 saati milletle beraberdir.” dedi.

Parti toplantılarında il başkanları vasıtasıyla 81 ildeki vatandaşların dert, sorun ve beklentilerini de derli toplu bir halde öğrenme imkanı bulduklarını, kendi tespitlerinin sağlamasını yapmış olup ortak aklın ürünü teknikleri kayıt altına aldıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Kadim davamızın bizlere gösterdiği istikamette yol yürürken, partimizin 21 senelik birikimi ışığında daha büyük hedeflere yöneliyoruz. Elbet kimi vakit konjonktürel dalgalanmalar, günlük telaşlar, geçici bulunduğunu bildiğimiz sıkıntılar hepimizi bunaltıyor fakat gittiğimiz yolun doğru bulunduğunu bildiğimiz için sabırla ve sebatla emek vererek önümüze çıkan her engeli aşıyor, her meseleyi çözüyor, her mücadeleyi zaferle neticelendiriyoruz. Bugüne dek girdiğimiz 15 seçimin istisnasız tamamında sandıktan açık ara birinci parti olarak çıkmamız, milletimizin bu duruşumuzu gördüğünü, takdir ettiğini, desteklediğini gösteriyor. Yeni bir imtihanın, 2023 seçimlerinin arifesindeyiz. Bir kez daha milletimizin huzuruna çıkacak, geçmişin hesabını verecek, gelecekte yapacaklarımızı ortaya koyacak, sonraki 5 yıl için seçmenden ruhsat isteyeceğiz. Şüphesiz her seçim önemlidir, her seçim hayatidir, her seçim belirleyicidir fakat 2023 seçimleri, AK Parti’nin, bunun yanında Cumhur İttifakı’nın geleceğinin ötesinde ülkemizin ve milletimizin kaderi bakımından gerçek anlamda bir yol ayrımını ifade edecektir. Biz bu seçimde, ilk olarak Türkiye’yi, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılına atfettiğimiz büyük hedeflerine ulaştırarak ülkemizin demokrasi ve kalkınma kazanımlarını korumanın peşindeyiz.”

“1915 ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ, ADETA BİR TAÇ MESABESİNDEDİR”

Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirerek milleti asırlık özlemlerine kavuşturmanın taahhüdünü verdiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

“Türkiye’nin son 20 yılına damgasını vuran her eserimizle her hizmetimizle her projemizle her siyasal, ekonomik, toplumsal reformumuzla bu büyük gayeyi hayata geçirmek için ihtiyaç duyulan altyapıyı kurmaya çalışıyorduk. Artık fiziki kalkınma mevzusunda kayda kıymet bir eksiğimiz kalmadığını memnuniyetle ifade etmek isterim. Yarın açılışını yapacağımız 1915 Çanakkale Köprüsü’nün en mühim sembollerinden biri olacağına inandığım kalkınma hamlemizi, ihtiyacımız olan büyük iştirakı destekleyecek seviyeye getirdik. İnşallah, Cumhuriyet tarihimizin, bilhassa de AK Parti’mizin iktidarı döneminde eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, bilhassa dış politikada, tarımda ve enerjide, tüm bu alanlarda şu anda bilhassa de 1915 Çanakkale Köprüsü adeta bir taç mesabesindedir. İnşallah dünyanın en mühim köprülerinden biri olacak, hatta bir numarası diyebileceğim bir köprüyü böylece inşa ettik.”

Bu köprünün bir anlamı bulunduğunu belirten Erdoğan, Çanakkale Zaferi’nin bu bölgede taçlandığını belirtti.

Köprü yapılmadan ilkin, Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Asya’ya geçmenin sorununa işaret eden Erdoğan, “Şimdi bu köprümüzle 6 dakikada Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Asya’ya geçecek bir adımı, bir yatırımı gerçekleştirmiş olduk. Bu da bizlere nasip oldu. Şimdi tüm vaktimizi ve imkanımızı devletinin gücü, ülkesinin gelişmişliği, vatandaşlarının refahıyla Türkiye’yi dünyanın en üst sıralarına hasredecek bir yerdeyiz. İnşallah yarın hep beraber herhalde orada buluşacağız.” şeklinde konuştu.

Erdoğan, “Ey ana karşıcılık bak, Ordu-Giresun’da denizin üstünde bir havalimanı yaptık haberiniz var mı? Şimdi Rize-Artvin, orada da havalimanımız bitiyor, inşallah gelecek ay onun da açılışını yapacağız.” dedi.

“AKILLARI ALMIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilhassa son 10 yılda terörden darbeye, ekonomik tuzaklardan siyasal çelmelere kadar maruz kaldıkları her saldırının Türkiye’yi tekrardan istikrarsızlığa, güvensizliğe ve kaosa sürükleyerek, hedeflerinden uzaklaştırma amacı taşıdığını söylemiş oldu.

“Hamdolsun başaramadılar, başaramayacaklar.” ifadesini kullanan Erdoğan, milletin hem elindekilerin kıymetini bildiğini hem oynanan oyunu gördüğünü ve hem de verdikleri mücadelenin gayesini kabul ve onay ettiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“İşte, Yavuz Selim Köprüsü’nü yaptık ona takıldılar, Osmangazi’yi yaptık ona takıldılar, Nissibi Köprüsü’nü, Şanlıurfa’dan Adıyaman’ı birbirine bağladık ona takıldılar. Bundan dolayı akılları bu tür şeyleri kabullenemiyor, almıyor. Tüm bunlarla birlikte İstanbul-İzmir arası 7-7,5 saatken onu 3 saat 15 dakikaya indirdik, havsalaları almadı, almaz. Biz bunlarla kalmadık Samsun, sınır kapısına varıncaya kadar o bölgeyi elhamdülillah, öyleki tek gidiş tek geliş değil, otoyol haline getirdik ve onu da havsalaları almadı, almaz. Şimdi buradan sesleniyorum, ey ana karşıcılık bak Ordu-Giresun’da denizin üstünde bir havalimanı yaptık, haberiniz var mı? Şimdi Rize-Artvin, orada da havalimanımız bitiyor, inşallah gelecek ay onun da açılışını yapacağız, haberiniz var mı?”

“GEÇİŞ SÜRECİNİN BEDELLERİ”

Türkiye’deki havalimanı sayısını 25’ten 56’ya çıkardıklarını, bunun vatandaşların uçakla Türkiye’nin istedikleri yerine kısa sürede gidebilme imkanı sağladığını belirten Erdoğan, “Bugünlere bizleri kavuşturan Rabb’ime sonsuz hamdüsenalar olsun. Döviz kurundaki, faizlerdeki, enflasyondaki dalgalanmalar yaşadığımız geçiş sürecinin bedelleridir. Biz durmadık, çalışıyoruz. ‘Efendim, işte fiyatlar, şunlar, bunlar…’ Sevgili vatandaşlarım, ekranları başlangıcında bizi izleyen vatandaşlarıma sesleniyorum, bakın durmuyoruz.” dedi.

Bu yatırımları yaparken bazen “yap-işlet-devret” ile adım attıklarına dikkati çeken Erdoğan, “Fakat bunu da akılları almıyor, ‘ne demek o’ diyor ‘bunu bizlere bir açıklayın.’ Öğren de gel. Bu yüklenici firmaların kendi imkanlarıyla, yurt dışından yada kendi imkanlarıyla tüm bu yatırımı yapmış olup ondan sonrasında da yaptığımız ihaleyle fakat 10 senede fakat 15 senede fakat 20 senede bunun bedelini devlet olarak biz kendilerine ne yapıyoruz, ödüyoruz. Devletin kasasından bir kuruş çıkmıyor. Burada yüklenici şirket bunu yapıyor ve belli bir ücretle fakat köprüden fakat otobanlardan geçen yurttaş bedelini ödüyor. Açık mı var? Bu açığı da devlet o yüklenici firmaya ödüyor.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hızlıca bu yatırımları yaparak Türkiye’yi ayağa kaldırdıklarını belirterek, bunu yalnız otobanlarda, otoyollarda yapmadıklarını, 19 kent hastanesinin bulunduğunu ve bu hastaneleri de aynı anlayışla yaptıklarını söylemiş oldu.

“ŞEHİR HASTANELERİMİZE KULP TAKMAYA BAŞLADILAR”

Kent hastaneleriyle iftihar ettiklerini vurgulayan Erdoğan, “Şimdi onların üstüne gelmeye başladılar, kent hastanelerimize kulp takmaya başladılar. Boşuna uğraşmayın, bak sizin de eliniz ayağınız oralara düşer. Bak, şu koronavirüste işte bu kent hastanelerimiz, bu eğitim araştırma hastanelerimiz olmamış olsaydı biz bu süreci öyleki kolay kolay atlatamazdık fakat bu hastanelerle biz bu süreci başarıyla atlattık.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu şekilde devam etti:

“Bu millet, istiklali ve istikbali için Çanakkale’den Ulusal Savaşım’ye, darbelerden vesayete, dışarıda yazılıp içeride oynanan senaryolara kadar nice badireyi yaşamış, deneyim etmiş, sonuçlarıyla yüzleşmiş bir halktır. Eğer biz kendimizi ve önümüzdeki bu tabloyu doğru ve samimi olarak anlatıp, 85 milyonun tamamıyla gönül bağımızı güçlendirirsek üstesinden gelemeyeceğimiz sorun, aşamayacağımız engel yoktur. Onun için ısrarla söylüyorum şu anda burada tüm il başkanlarım, Tanrı için nerede ise yatırımın olmadığı, eserin olmadığı bir ilimiz yok. Dolayısıyla size düşen ne? Siz de bu ilinizdeki tüm eserleri eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide, tarımda dostlar bu tarz şeyleri halkımla, vatandaşımla paylaşacaksınız, onlara anlatacaksınız.”

“MİLLETİMİZE İNANIYORUZ, DOLAYISIYLA PARTİMİZE DE GÜVENİYORUZ”

Televizyonda paletli ambulanslarla hasta taşınmasına ilişkin bir görüntü izlediğini anımsatan Erdoğan, şu açıklamalarda bulunmuş oldu:

“Biz geldiğimizde bırakın siz paletli ambulansı düzgüsel ambulans var mıydı? Doğru, dürüst düzgüsel ambulans yoktu. Biz bunların hepsini aştık, paletli ambulansları devreye soktuk ve en sıkıntılı bölgelere bu ambulanslarla çıkmaya başladık. Aynı şekilde ambulans helikopterlerimizi devreye soktuk, ambulans uçaklarımızı devreye soktuk. Bu şekilde şeyler var mıydı? Bu tarz şeyleri biz niye yaptık? İşte Tıp Bayramı’nı yeni geride bıraktık. Kanuni’nin ifade etmiş olduğu benzer biçimde ‘Halk içinde saygın bir nesne yok devlet benzer biçimde, olmaya devlet cihanda bir nefes esenlik benzer biçimde’ dedik ve yola bu şekilde koyulduk.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan dolayı biz milletimizi seviyoruz, milletimize inanıyoruz, dolayısıyla partimize de güveniyoruz.” ifadelerini kullanarak, şunları kaydetti:

“Bundan dolayı biz bu kadronun, bu teşkilatın gücünden, kabiliyetinden, yapabileceklerinden eminiz fakat tüm sorun bu tarz şeyleri halkımıza, ne yapacağız, anlatacağız dostlar. Ihmal etmeyin ‘hafıza-i beşer nisyan ile maluldür’, insanoğlu unutur, ne yapmış olursanız yapın bugün bilir, yarın unutur. Onun için de sürekli ne yapmamız lazım? Hatırlatmamız lazım. Bu tarz şeyleri yalnız teşkilatımızı da devreye sokarak köy köy, en ücra köşeye kadar anlatmamız lazım. Burada yeter ki ana kadememizle, hanım kollarımızla, gençlik kollarımızla, mahalle ve sandık temsilcilerimizle, bizlere gönül veren her bir kardeşimizle bir olalım, iri olalım, birlikte olalım, diri olalım, kardeş olalım ve gece gündüz çalışalım. Gerisinin fazlaca kolay bulunduğunu, milletimizin yüreği ve kolları açık olarak bizi beklediğini, ben şu anda görür gibiyim. Unutmayınız, Rabb’imiz her insana çalmış olduğu kadarının bulunduğunu emrediyor. Biz çalışacağız, çabalayacağız, ihtiyaç duyulan her şeyi yapacağız ondan sonrasında da hakkımızda hayırlısının tecellisi umuduyla tanrısal iradeye teslim olarak tevekkül edeceğiz. Onun için de diyoruz ‘niyet hayr, akıbet hayr.’”

Erdoğan, siyasetlerinin hep yapıt ve hizmet siyaseti bulunduğunu, ülkenin hiçbir ilini, ilçesini, köyünü dikkatsizlik etmeden her bir karış vatan toprağına hizmetlerle mühür vurduklarını belirtti. Bir taraftan asırlara sari ihmalleri giderirken hayalleri hayata geçirirken öteki taraftan pek fazlaca yüz akı projeyle ülkenin çehresini değiştirdiklerini ifade eden Erdoğan, ülkeye kazandırdıkları eserleri ve hizmetleri geçmişle mukayeseli bir halde anlatmadıkları takdirde gündemi muhalefetin yalan, kara çalma ve çarpıtmalarının tutsak aldığını söylemiş oldu. “Adamların işi gücü yalan. Akşam yalan, sabah yalan.” diyen Erdoğan, bilhassa yaşı 30-35’in altındaki gençlerin eski Türkiye’yi bilmedikleri için bugün haiz oldukları imkanların kıymetini yeterince kavrayamayabileceklerini açıkladı.

Değişen dünyanın, değişen şartların ve önceliklerini bilincinde olduklarının altını çizen Erdoğan, Türkiye’nin nereden nereye geldiğini ısrarla anlatarak teknoloji ve medya merkezli bu toplumsal iklimin hangi yerin üstünde yükseldiğini gençlere de gösterebileceklerini dile getirdi.

“ÇALIŞMALARI, HAZIRLIKLARI, PROJELERİ MEVCUT DEĞİL”

Muhalefetin yapıt ve hizmet merkezli tartışmalardan ısrarla kaçtığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Bundan dolayı bu mevzuda hem geçmişteki müktesebatları itibarıyla söyleyecek sözleri yok hem de geleceğe dönük emek harcamaları, hazırlıkları, projeleri mevcut değil. Bizim de üstüne üstüne gitmemiz ihtiyaç duyulan yer işte tam da burasıdır. Muhalefetin çapsızlığını yapıt ve hizmet siyasetimizin gücüyle ortaya koyarak ülkenin yalnız geçmişinin değil geleceğinin de partisi olduğumuzu her insana kabul ettirebiliriz. Sözgelişi eğitimde, ülkemizdeki resmi, hususi okul sayısını 50 binden 90 bine çıkarmışız. Bekleriz ki siyasal rakiplerimiz bunu 100 bine 120 bine çıkarma taahhüdü ile karşımıza gelsin. Bu şekilde bir dertleri var mı? Yok. Biz bu okullarda vazife meydana getiren öğretmen sayısını 151 binden 1 milyon 212 bine getirmişiz. Bekleriz ki onlar daha iyisini iyi mi yapacaklarını söylesinler. Okullarımızda 20 yılda, 3 milyar 400 milyona yakın ders kitabını çocuklarımıza parasız dağıtmışız. Onlar daha ötesine geçerek bir proje ortaya koysunlar. Üniversite sayısını 76’dan 207’ye, bilimsel niteliği olan personel sayısını 70 binden 182 bine, talebe sayısını 1,6 milyondan 8,5 milyona çıkarmışız. Onlar daha kaliteli yükseköğretim için bir teklif sussunlar. Var mı bu şekilde bir dertleri?”

“DERDİMİZ HAKKARİ’DEKİ EVLADIMIZIN AYAĞINA ÜNİVERSİTEYİ GÖTÜRMEK”

Şu anda üniversitenin bulunmadığı il olmadığını anımsatan Erdoğan, şu şekilde devam etti:

“Hatırlayın, ne dediler? ‘Ne gerek var ya, şu anda 76 tane üniversite yeter.’ dediler. Dostlar, almıyor, kavramıyor. Bizim derdimiz Hakkari’deki evladımızın ayağına üniversiteyi götürmek. Hakkari’deki evladımızı İstanbul’a, Ankara’ya İzmir’e götürmek değil, üniversiteyi onun ayağına götürmek. Öyleyse doğu ve güneydoğuyu düşünen kim? Biz, biz… Hocalarımızı da tüm hizmet edecek elemanları da oraya götürdük. Kim seviyormuş Kürt kardeşlerimizi, evlatlarımızı? Biz seviyoruz, biz. Bizde fark yok. ‘Batıda ne var ise doğuda da güneydoğuda da o olacak’ dedik. Sözümüzde durduk, bundan sonrasında da duracağız. Bu ülkede Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Gürcü’sü Abaza’sı ile 85 milyon bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep beraber Türkiye olacağız.”

Bazılarının “Siz hakkaten Kürt’leri de seviyor musunuz?” diye saf saf sorduğunu söyleyen Erdoğan, şu değerlendirmeyi yapmış oldu:

“Tanrı’tan korkun ya. Rabb’imizin emrine bir kez ittiba etmişiz. Asla fark diye bir şey burada biz yapamayız. Rabb’imizin tüm yarattıklarının, siyahı ile beyazı ile Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Gürcü’sü, Abhaz’ı ile bunlar bizim kardeşlerimiz. Üstünlük şu kavim, bu kavimle değil yalnız ittiga iledir. Şimdi onlara ‘Siz ittigayı biliyor musunuz?’ diye sormak lazım. Bilmezler şu sebeple onlar başka şeylerle meşgul. Tanrı katında en yüksek olanların kim bulunduğunu Rabb’imiz bilir ve en saygı duyulan olanlar da onlardır.”

“ONLAR DAHA İLERİ NE YAPACAKLARINI ANLATSINLAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta tarihin en büyük reformunu yaptıklarını, hastanesinden doktoruna, ambulansından ilacına her alanda millete en üst standartlarda hizmet verilmesini temin ettiklerini altını çizdi. Muhalefetten yapılanların üstüne ne ekleyeceklerini açıklamasını isteyen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Çıksınlar söylesinler. Ülkemize kent hastaneleri modeliyle salgın döneminde tüm dünyanın gıptayla bakmış olduğu bir altyapıyı kazandırmışız. Onlar daha ileri ne yapacaklarını anlatsınlar. Sözgelişi adalette. Hakim, savcı sayısını 2,5, destek personel sayısını 3 kat artırarak, mahkemeleri yaygınlaştırarak, çağdaş binaları yaparak, bilişim altyapısını güçlendirerek milletimizin hakkaniyet hizmetlerine erişimini kolaylaştırmışız. Onlar daha yüksek standartlar taahhüt etsinler. Onlar, ‘Bu güzel binaları yapmak adaleti getirmez’ dediler. Ikimiz de ‘At denize, balık bilmezse Halik bilir.’ diyoruz. Merdiven altlarında hakkaniyet arayışının olduğu dönemleri biliriz. Hakimin savcının bir odaya tıkıştığı dönemleri biliriz. Şimdi tüm bu tarz şeyleri aşarak oldukça lüks, çağdaş hakkaniyet saraylarını yaparak hakim, savcı fazlaca daha rahat, fazlaca daha rahat çalışsınlar diye bu adımları atmışız. Bunu eleştiriyorlar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenlikte Türk Silahlı Kuvvetlerini, Güvenlik ve Jandarma teşkilatlarını, Sahil Güvenliği, Ulusal İstihbarat Teşkilatını personel, araç-gereç ve operasyonel kabiliyet bakımından dünyanın sayılı güçleri haline getirdiklerini belirterek “Şu anda bizim Ulusal İstihbarat Teşkilatımız kim bilir Pentagon’dan sonrasında dünyanın iki numaralı teşkilat binasıdır. Şimdi de inşallah Silahlı Kuvvetlerimizin tüm birimlerini gene Ulusal İstihbarat Teşkilatımıza yakın bir bölgede, onunla birlikte güvenliğimizi fazlaca daha kuvvetli bir halde temsil edeceğiz. Orada vazife meydana getirecek Genelkurmay Başkanlığımızdan, Kara, Deniz, Hava hepsine bu tarz şeyleri da teslim edeceğiz.” diye konuştu.

Aynı şekilde Jandarmaya büyük bir güç kattıklarını vurgulayan Erdoğan, polis teşkilatının aslına bakarsanız bu aşamada iyi bir konumda bulunduğunu dile getirdi. Gençlik ve Sporda yükseköğrenim öğrencilerinin yurt kapasitesini 182 binden 746 bine çıkardıklarını özetleyen Erdoğan, göreve geldiklerinde kredi ve burs ödemelerinde üniversite öğrencilerinin almış olduğu 45 lirayı 850 liraya çıkardıklarını açıkladı. Spor tesislerinin sayısını 1500’lü rakamlardan 4 binin üstüne, lisanslı sporcu sayısını 278 binden 11 milyonun üstüne çıkarttıklarını özetleyen Erdoğan, şu şekilde devam etti:

“Onlar daha çok ne yapacaklarını lütfen açıklasınlar. Ne yapacakları bile inandırıcı değil. Yapsınlar da görelim. Ellerinde şu anda büyükşehir belediyeleri var. Bu büyükşehir belediyelerinde ne yapıyorlar görelim. Sözle olmuyor, peynir gemisi sözle yürümüyor, yapsınlar görelim. Şöyleki bir sel afeti olduğu vakit bunların belediyelerinin olduğu yerlerin ne hale geldiğini hep gördük. Sözgelişi ulaştırmada biz bölünmüş yol uzunluğumuzu, göreve geldiğimizde 6 bin 100 kilometreydi, 28 bin 600 kilometreye çıkardık. Otoyol uzunluğumuzu 1714 kilometreden 3 bin 532 kilometreye, tünel uzunluğumuzu 50 kilometreden 651 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğumuzu 311 kilometreden 724 kilometreye, yüksek süratli ve süratli tren yolu hatlarımızı sıfırdan 1432 kilometreye çıkarmış buluyoruz. Tersane sayılarımız 37’ydi, 84’e çıkardık. Onlar bunların üstüne ne koyacaklar bunu söylesinler.”

“HANGİ PROJELERİ HAYATA GEÇİRECEKLERİNİ LÜTFEN ANLATSINLAR”

Erdoğan, Organize Endüstri Bölge sayısını 192’den 332’ye, buralardaki istihdamı 415 binden 2,2 milyona, desteklenen KOBİ sayısını 4 binden 508 bine, teşvik belgesi sayısını 2 bin 654’ten 80 bine çıkardıklarını ve kuvvetli bir müdafa sanayisi altyapısı oluşturduklarını belirterek “Onlar hangi projeleri hayata geçireceklerini lütfen anlatsınlar.” dedi.

Tarımda sektörün ulusal gelirini 37 milyar liradan 337 milyar liraya, ihracatını 3,7 milyar dolardan 22 milyar dolara, tarımsal destekleri 1,8 milyar liradan 26 milyar liraya, orman varlığını 20,8 milyon hektardan 23 milyon hektara, sulama barajı sayısını 276’dan 936’ya çıkardıklarına işaret eden Erdoğan, “Onlar nereleri hedeflediklerini lütfen ifade etsinler.” diye konuştu.

Çevre ve şehircilikte Türkiye’yi, zelzele başta olmak suretiyle doğal afetlere hazırlamak için tespit ettikleri 1 milyon 700 bin binanın dönüşümünü tamamladıkları bilgisini veren Erdoğan, “Halen 350 bin konutun dönüşümünü sürdürüyoruz. Onlar daha fazlasını iyi mi gerçekleştireceklerini ortaya koysunlar.” ifadesini kullandı.

“BU TABLOYU HER BİR İNSANIMIZA SÜREKLİ ANLATMANIZI İSTİYORUM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 100 bin vatandaşı ev sahibi yaptıklarını söylemiş oldu. Kamu hizmetleri için 25 bin bina inşa ettiklerini, Türkiye’ye 126 millet bahçesi kazandırdıklarını özetleyen Erdoğan, şu şekilde konuştu:

“İklim değişikliğiyle mücadelede Yeşil Kalkınma Devrimi’ni duyuru ederek dünyaya örnek olacak adımlar atmışız, onlar da gelsinler kendi planlarını açıklasınlar. Sözgelişi çalışmada asgari tutarı 184 liradan 4 bin 250 liraya, en düşük emekli maaşını 66 liradan 2 bin 500 liraya, istihdam sayısını 19 milyondan 30 milyonun üstüne çıkartmışız. Onlar kendi çıtalarını göstersinler. Sözgelişi toplumsal desteklerde biz ülkemizin toplumsal yardım bütçesini, tamamına yakını da nakit olmak suretiyle 2 milyar liradan 69 milyar liraya çıkarmışız, çocuklardan yaşlılara, kadınlardan engellilere, şehit yakınlarından gazilere kadar devletimizde hiçbir vatandaşımızı kimsesiz bırakmayacak bir sistem kurmuşuz, onlar daha iyi ne yapacaklarını duyuru etsinler. Daha yatırıma, istihdama, ihracata, büyümeye gelmedim bile. Sizlerden bu tabloyu her bir insanımıza devamlı anlatmanızı isterim. Gençlerimiz başta olmak suretiyle tüm yurttaşlarımızın AK Parti’nin kendi hayatında yapmış olduğu değişimi ve bugünkü sorunlarını çözebilecek yegane siyasal teşekkür bulunduğunu görmesini sadece bu şekilde sağlayabiliriz.”

“BUNCA YILDIR HİÇBİR SEÇİM KAZANAMADAN DURMAYI BAŞARABİLEN KILIÇDAROĞLU’DUR”

Erdoğan, Cumhur İttifakı olarak uzunca bir süredir hazırlıklarını yürüttükleri Seçim Kanunu’ndaki değişikliklere ilişkin emek harcamayı, geçtiğimiz günlerde Meclis’in takdirine sunduklarını hatırlattı. Seçim barajının yüzde 7’ye düşürülmesinden ittifakların milletvekili çıkarma hesabının tekrardan yapılmasına, seçmen kütüklerinin tanziminden yeni yönetim sistemiyle ilgili uyum hükümlerine kadar pek fazlaca düzenlemeyi içeren bu teklifin Türkiye’ye hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, şu açıklamalarda bulunmuş oldu:

“Bu teklifle ilgili detaylı açıklamaları arkadaşlarımız aslına bakarsanız kamuoyuyla paylaştılar. Burada yalnız bir hususun altını çizmek isterim. Seçim Kanunu’nda yapılacak bu düzenlemeler, en fazlaca CHP milletvekillerini rahatlatacaktır diye düşünüyorum şu sebeple biliyorsunuz ki bu partinin milletvekilleri seçimler öncesi gruplar halinde, gözleri yaşlı, boyunları bükük, bu şekilde başka partilere altın tepside ikram ediliyordu. Bu düzenleme de en fazlaca CHP milletvekillerinin işine yarayacaktır. Bundan dolayı CHP ittifakını geniş tabanlı göstermek için kendi mensuplarının seçilmesi ihtiyaç duyulan yerlerin bir kısmını öteki partilerin adaylarına peşkeş çekiyordu. Meclis’e verilen teklifle bu garabetin de önüne geçilmekte, CHP’lilerin kendi listelerine haiz çıkabilmelerine olanak sağlanmaktadır. Sorsanız AK Parti’yi demokrat olmamakla, yalnız kendi çıkarını düşünmekle suçlayacaklarını fakat gördüğünüz benzer biçimde biz seçim kanunundaki değişikliği çalışırken bile CHP’li milletvekillerinin yaşamış olduğu sıkıntıları da dikkate aldık, düşüncelerini, onların da endişelerini giderecek şekilde yaptık.”

Bunun için Komisyon ve Genel Kurul görüşmelerinde CHP’li milletvekillerinin sunulan teklifi, “açıkca yapamasalar bile kalben destekleyeceklerine” inandığını ifade eden Erdoğan, “Aslen siyasette elini en fazlaca rahatlattığımız şahıs de CHP’nin başlangıcında. Bunca senedir hiçbir iş yapmadan, hiçbir seçim kazanamadan durmayı başarabilen Kılıçdaroğlu’dur. O şekilde Ahlatlıbel’de yuvarlak masanın çevresinde toplanmayla politika olmuyor.” açıklamasını yapmış oldu.

“KILIÇDAROĞLU, AK PARTİ’NİN YAPTIKLARINI SANKİ AKIL ETMİŞ GİBİ ANLATIYOR”

Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun ilkin AK Parti’nin yaptıklarına ve yapmakta olduklarına bakıp sonrasında kürsüde bunların bir kısmını iftiraya varan yalan yanlış bilgilerle eleştirdiğini, bir kısmını da sanki kendi akıl etmiş ve kendi söylemiş benzer biçimde anlattığını ifade ederek şu şekilde konuştu:

“Bigün bakıyorsunuz, terörle savaşım için yaptığımız sınır ötesi harekatlarına… Herhalde PKK’ya göbekten bağlı olduklarını gücendirmemek için zırva bahanelerle karşı çıkıyor. Sonrasında bir başka gün bu harekatları kendisinin önerdiğini söylüyor. Bigün bakıyorsunuz, ülkemizin dünyadaki en mühim markalarından biri haline gelen insansız hava araçları başta olmak suretiyle müdafa sanayisi ürünlerimizi yerden yere vuruyor. Sonrasında bir başka gün bu projelerin kendisine ilişik bulunduğunu ifade ediyor. Hatta hatta o fabrikayı benden ilkin gidip gezmiş, görmüş. Bu şekilde yalan olur mu? Bu şekilde pespayelik olur mu? Idrak etmek mümkün değil. Bigün bakıyorsunuz, Türkiye’nin onurlu dış siyaset duruşlarına en ağır, en galiz ifadelerle saldırıyor, sonrasında bir başka gün kendinden oldukça güvenilir şekilde bu duruşun patentine talip oluyor. Patent bizlere ilişik. Bigün bakıyorsunuz, Türkiye’nin enerji alanında yapmış olduğu yatırımları çetecilikten kaynak israfına, iş bilmezlikten çevreciliğe kadar bir sürü bühtanla ‘tukaka’ duyuru ediyor. Sonrasında bir başka gün hesaba kitaba gelmez yöntemlerle de aynı işleri kendisi proje olarak konu alıyor.”

“MASADA NASIL OTURACAKLARINA KARAR VERMEYİ BECEREMEYENLERİN MİLLETİ İKNA ETMELERİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne “canhıraş” bir halde karşı çıkmasına karşın ortaya yurt haricinde hazırlanıp eline tutuşturulan bir rapor haricinde hiçbir teklif koyamadığını da unutmadıklarının altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Daha masada iyi mi oturacaklarına, koridorda iyi mi yürüyeceklerine bile karar vermeyi beceremeyenlerin böylesine köklü bir reformu düşünmeleri, hazırlamaları, milleti ikna etmeleri, uygulamaya geçirmeleri elbet mümkün değildir. Tanrı muhafaza aynı ekibin bölgemizde yaşanmış olan güvenlik krizleri, salgın benzer biçimde bir yıkım, siyasal ve ekonomik fay hatları benzer biçimde hususlarda ülkemizin kaderini ellerinde tuttuğunu bir düşünün. Onlar bir araya gelen, oturma düzenine ve söz sırasına karar verene, yiyecek menüsünde anlaşana, koridorda adım atma hizasını tutturana kadar aslına bakarsanız iş işten geçer.

Böylesi bir karmaşadan ülkenin ve milletin hayrına bir kararın çıkması, hadi çıktı diyelim, hızla ve sıhhatli şekilde uygulanması mümkün mü? Bu tablonun yalnız düşüncesi bile karabasan benzer biçimde. Milletimize teklif edilen sistem işte budur. Gerçi Kılıçdaroğlu’nun bu tutarsızlıklarına, bu hezeyanlarına rüzgar gülü misali esintiye nazaran devamlı yön değiştirmelerine artık alıştık. Biz bir ihtimal mecburen alıştık fakat milletimiz kendisinden inanıyorum ki bıktı. İnşallah 2023 seçimleri öteki birçok hayırlı neticesinin yanında ülkemiz siyasetini bu karikatür tipten de kurtaracak bir vesile olacaktır.”
(AA)

ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Ulusal Müdafa Bakanı Hulusi Akar: Montrö statüsünün bozulmasının hiç kimseye yararı yok

Japonya’da 7.3 büyüklüğünde zelzele! Tsunami uyarısı yapılmış oldu

Türkiye’de bir ilkti! Recep Sert gözaltına alındı