Son dakika: Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB üyesi ülkelerin Ankara Büyükelçileriyle yapmış olduğu görüşmede mühim açıklamalarda bulunmuş oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye 2022 senesinde da girişimci ve insani dış politikasıyla daha adil bir dünya hedefi yönünde gayretlerini sürdürecektir. Görüşme eden aday ülke olarak AB ile işbirliğimizi ve diyalogumuzu güçlendirmeye hazırız. Önyargılar yada korkular yerine uzun vadeli stratejik bir bakış açısıyla hareket edilmesi ortak menfaatimizedir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan satır başları şöyleki;
Pazartesi sabahı yaşamını kaybeden AP Başkanı Sassoli’nin vefatı sebebiyle sizlere de baş sağlığı temenni ediyorum.
Geçen yıl güvenlik algısının değişmiş olduğu bir döneme şahitlik ettik. Geleneksel tehditlerin yanı sıra salgın hastalıklar, terör şeklinde asimetrik meydan okumaya maruz kaldık.
Son asrın en büyük sıhhat krizi diye nitelenen bu salgında paylaşma geri plana itilirken birçok ülke içe kapanmayı tercih etti. Aşıya adil erişimde yaşanmış olan adaletsizlikler de günden güne artarak devam ediyor.
Salgına bağlı ortaya çıkan negatif iklimden AB de etkilenmiştir. Birliğin geleceğine dair Brexit süreci ile alevlenen tartışmalar salgınla beraber yeni bir boyuta taşındı. Ortak göç politikası oluşturulması, yabancı karşıtlığı, İslam düşmanlığı başta olmak suretiyle pek oldukca mesele karşısında AB kayda kıymet adım atamadı. Diyalog ve diplomasiden yana çaba gösterdik. İklim, güvenlik, göç alanlarında toplantılar gerçekleştirdik. Attığımız tüm adımlara AB tarafınca beklediğimiz karşılığı göremedik. Bizlere karşı oyalama taktikleri uygulandı.
Esas hesaplanması ihtiyaç duyulan birliğin iradesinin bir kaç devlet tarafınca tutsak alınmış olmasıdır. İletişim ve ulaşım imkanlarının genişlediği dönemde insan hareketliliği de artmaktadır. Avrupa ve Türkiye’nin çevresinde yaşanmış olan krizler çözülmedikçe göç baskısının durmasını beklemek gerçekçi değildir. Türkiye olarak politikalarımızı bu hakikatler ışığında geliştiriyoruz. Türkiye’nin terörden arındırdığı bölgelerde bugün 4 milyonun üstünde Suriyeli hayatlarını idame ettiriyor.
Türkiye buradaki varlığı ile yeni göç dalgalarının da önüne geçmektedir. Eğer Türkiye’nin çabaları olmasaydı Suriye ve Avrupa oldukca değişik bir görünüm ile karşı karşıya kalacaktı, göç krizi daha çok derinleşecekti.
Türkiye göç krizi ile mücadelesinde AB’den anlamlı bir destek alamadı. AB, Suriyelilere yasal göç yollarını açan programı hayata geçiremedi. Avrupa’nın katkı vermediği iskan ve altyapı projelerini milletimizin yardımıyla kendimiz hayata geçirdik. Göç mevzusunda AB’den beklentimiz yalnız adil yük ve mesuliyet paylaşımından ibarettir. Geri itme hadiselerine uygulamalara da son verilmesi şarttır. Ege’de müessif vakalarla ilgili Avrupa’dan daha vicdanlı sesler yükselmesini bekliyoruz. 18 Mart mutabakatı göç alanında ortaklık yanında Türkiye – AB ilişkilerinde 5 alanda daha somut ilerlemeler sağlamayı hedefliyor. Vize serbestisi Gezim ve tecim yanında Türkiye’nin tam üyeliği yönündeki ön yargıları kırmaya da katkı elde edecektir. Sürecin siyasal saiklerle engellenmesi tüm taraflara zarar veriyor. AB’nin 2022 senesinde stratejik miyopluktan kurtularak Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinde daha yürekli davranmasını bekliyoruz.
Geçen yıl Yunanistan’la gerilimin düşmesi için büyük çaba gösterdik. İki komşu ülke olarak direkt ve yapıcı diyalogla aramızdaki meseleleri halledeceğimize inanıyorum. Türkiye’nin Kıbrıs meselesindeki duruşu nettir. Rumlar, kendilerini adanın tek sahibi olarak gören zihniyetten bir türlü kurtulamadı. Maalesef AB, körü körüne Rum tarafının sözcülüğünü yaparken, aynı coğrafyanın ayrılmaz parçası olan Kıbrıs Türklerinin haklarını hukukunu görmezden geldi. Kıbrıs meselesinin çözümü için Şimal Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile çaba harcamaya devam ediyoruz. AB, açısından artık samimi bir muhasebe yapma zamanı gelmiştir. AB, çözüme hakikaten katkı yapmak istiyorsa 2004’te verdiği taahhütleri yerine getirerek Kıbrıs Türkleri’nin varlığını, iradesini tanımalı, Cenevre’de sunulan çözüm önerisini değerlendirmelidir. Öteki türlüsü, yeni bir oyalama, bilhassa de taktik olarak görülecek, zaman ve enerji israfından başka anlam ifade etmeyecektir.
Yarım asırdan fazla süredir AB’ye üyelik için çaba harcıyoruz. 20 senelik vakit diliminde Avrupa’da sayısız liderle konuştum. Tam üyelik yolunda attığımız adımların iyi mi önlendiğini bizzat gördüm. Coğrafi, zamanı, beşeri olarak Avrupa kıtasının bir parçası olan Türkiye, AB tam üyelik hedefine bağlıdır. Maruz kaldığımız onca adaletsizliğe karşın Avrupa Birliği, stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Nitekim bu yönde çaba göstermeye devam ediyoruz. Yapılması ihtiyaç duyulan aslolan husus, AB’nin Türkiye’nin üyelik sürecine dair adil davranmasıdır.
Bosna Hersek’teki siyasal krizin çözümü noktasında yoğun çaba gösteriyoruz. Azerbaycan’ın topraklarını işgalden azat etmesiyle Kafkasya’da yeni bir döneme girdik. Ermenistan’la normalleşme sürecini başlattık. Ermenistan’ın Azerbaycan’la pozitif yönde ilişki kurması ehemmiyet taşıyor. AB, Suriye meselesine yalnız göç perspektifinden yaklaşmak yerine siyasal sürecin ivme kazanması somut adım atmalıdır. Libya’da seçimler kalıcı istikrara katkı sağlayacak şekilde yapılmalıdır.
Türkiye 2022 senesinde da girişimci ve insani dış politikasıyla daha adil bir dünya hedefi yönünde gayretlerini sürdürecektir. Görüşme eden aday ülke olarak AB ile işbirliğimizi ve diyalogumuzu güçlendirmeye hazırız. Önyargılar yada korkular yerine uzun vadeli stratejik bir bakış açısıyla hareket edilmesi ortak menfaatimizedir. Sizlerden Türkiye – AB münasebetinde yeni bir sayfa açılmasına destek olunmasını umuyorum.
ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Kaynak: webhane.com