Son dakika haberi: Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde düzenlenen partisinin 30. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’na katıldı. Erdoğan burada açıklamalar yapmak suretiyle kameralar karşısına geçti. “Son dönemde devlet hastanelerindeki sıhhat hizmetleri mevzusunda muayene randevularındaki gecikmeler başta olmak suretiyle sistemdeki kimi aksaklıklar mevzusunda şikayetler gelmeye başladı” diyerek hastane şikayetlerine değinen Erdoğan, problemi gündeme aldıklarını belirterek hızlıca çözümünü sağlayacak adımları attıklarını beyan etti. Erdoğan ek olarak Türkiye’nin cenup sınırlarındaki güvenlik eksiklerini yeni harekatlarla tamamlayacak emek harcamaları titizlikle yürüttüklerini söylemiş oldu. TOKİ eliyle üretilen ve dönüştürülen konutlardan söz eden Erdoğan, “İnşallah yakında bu mevzuda yeni müjdelerle milletimizin karşısında olacağız” diye konuştu.
Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Son dönemde devlet hastanelerindeki sıhhat hizmetleri mevzusunda muayene randevularındaki gecikmeler başta olmak suretiyle sistemdeki kimi aksaklıklar mevzusunda şikayetler gelmeye başladı. Salgının bitmesiyle bu sorunları gündemimize aldık, hızlıca çözümünü sağlayacak adımları atıyoruz.
Birinci sorum olan ‘hiçbir fark yapmadan tüm terör örgütlerini lanetleyip lanetlemeyeceğine’ verdiği cevaptaki teşkilat ilişkilerinden devletin terörle savaşım taktiklerine kadar tüm göndermeler Türkiye’yi birilerine gammazlayan, hatta el altından müdahaleye çağıran alçakça tuzaklarla bezelidir.
İkinci sorum olan ‘Türkiye’nin PKK ve YPG’ye karşı yürüttüğü sınır ötesi harekatlarını destekleyip desteklemediğine’ yabancı postal şeklinde, meydana getirilen işlerle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir iğrençliği karışmasını sağlayarak kirli zihnindeki hezeyanları bir kez daha sergilemiştir.
Üçüncü sorum olan ‘İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği tartışmalarında devletin izlediği politikaların yanında olup olmadığına’ verdiği yanıt bir tek bu mücadelemizde karşımızda olanları sevindirecek bayağılıktadır.
Dördüncü sorum olan ‘Türkiye’nin Akdeniz ve Ege’de yürüttüğü mücadelede kimin safında olduğuna’ verdiği cevapla ülkesinin değil, Rumların ve onları üzerimize salanların yanında yer aldığını yine göstermiştir.
Beşinci sorum olan ‘dünyanın küresel krizin ekonomik boyutunun ülkemize etkilerine karşı sürdürdüğümüz mücadeleye destek verip vermediğine’ olup bitenlerden hiçbir şey anlamadığı için Türkiye’nin başındaki en büyük felaketin kendisi bulunduğunu gösterecek basitlikte bir yanıt vermiştir.
Altıncı sorum olan ‘yalanı ve iftirayı bir kenara bırakmayacağına’ tam da kendi karakter fukarası tarzına yakışır şekilde aynı yalanları ve iftiraları tekrarlayarak yanıt vermiştir.
Yedinci sorum olan ‘siyasal stratejilerini yabancı ülke temscilerine hatırlatmak yada hazırlatmak ve onaylatmaktan vazgeçip geçmeyeceğine’ gene bu mahfillerin telkin etmiş olduğu şekilde yanıt vermiştir.
Sekizinci sorum olan ‘bu toprakların tüm değerleri, sembolleri, birikimleri ve kazanımlarıyla asil bir evladı şeklinde hareket edip etmeyeceğine’ asil değil, sefil bir şahsiyet bulunduğunu göstererek yanıt vermiştir.
Dokuzuncu sorum olan ‘partisi içindeki her türden terör örgütü destekçisi, her türden hırsızı, tacizciyi, tecavüzcüyü, istismarcıyı tasfiye etmeyi düşünüp düşünmediğine’ tüm bu rezilliklere üstünü örterek ortak bulunduğunu ikrar ederek yanıt vermiştir.
Onuncu sorum olan ‘yüreği yetip 2023’te cumhurbaşkanı talibi olup olmayacağına’ ise sorumda aslına bakarsan belli olan seçim tarihinin açıklanması bahanesiyle yüreksizliğini, çapsızlığığını, iradesinin ve ipinin başkalarının elinde tutulduğunu bir kez daha göstererek yanıt vermiştir. Seçim zamanı belli, bizlerden yeni seçim zamanı istiyor. Seçim zamanı belli olduğuna bakılırsa sen şimdiden Haziran 2023’e hazırlan. Fakat ilkin adayınızı belirleyin. Sen kendin sıkıysa aday oluyor musun olmuyor musun, ilkin bunu açıkla.
Sual diye papağan misali tekrarlayıp durduğu zırvalar ise onun bir tek yalancılığını ve çapsızlığını değil, bununla beraber ülkesinin ve milletinin çıkarlarını savunacak kalibrede bir devlet adamı olamayacağını göstermiştir.
Seyahat Vakaları ağaç ve çevre kılıfı altında Türk demokrasisine kurulmuş bir pusu, sokak terörü üstünden milletin iradesini gasp etme girişimi, azgın azınlığın sessiz çoğunluğu sindirme teşebbüsüdür. Bu vakalar Türkiye’nin IMF defterini tamamen kapattığı tarihin günlerde direkt ekonomik bağımsızlığımızı hedef alan mandacı bir fiil, İstanbul’un duvarlarının ‘Zulüm 1453’te başladı’ yazılarıyla kirletildiği Bizans heveslisi bir girişimdir. Bay Kemal, bu ifadelerin arkasında sen varsın.
Seyahat vandalizminin ülkemize direkt maliyeti 1 buçuk milyar dolardan fazla. Türk ekonomisine verdiği toplam zarar ise yüzlerce milyar doları bulmaktadır. Bizim Seyahat Vakaları mevzusundaki öfkemizin sebebi kişisel değil, ülkemizin ve milletimizin hala ödediği ağır faturaların önümüze sürülmeye başlandığı ilk hadise olmasıdır.
ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Kaynak: webhane.com